UA-47015413-1 CaDıNıN DüNYaSı: Eylül 2008

18 Eylül 2008 Perşembe

Kavgasını verdiğim, yüreğim kan revan olup vazgeçmediğimsin.. Tek'sin...Sonsuza dek'sin..Soluk almak, yorulmak, gülümsemeksin...

16 Eylül 2008 Salı

Seni Sevmek

Seni sevmek bir yudum su içmek gibidir
Seni sevmek sessiz soluksuz yaşamak gibidir
Seni sevmek gözleri olmayan birisinin resim cizmesi gibidir
Seni sevmek bir kadeh de 2 yudumu içmek gibidir
Seni sevmek geceleri uyuyumamak gibidir
Seni sevmek bir dilim ekmegi bölüşmek gibidir
Seni sevmek yaşarken ölmek gibidir
Seni sevmek yarınlara dogmamak gibidir
Seni sevmek yalanlarla yaşamak gibidir
Seni sevmek hayatta kalmak gibidir
Seni sevmek adını sayıklamak gibidir
Seni sevmek utanmadan haykırabilmektir sevgini
Seni sevmek aya karşı gelmek gibidir
Seni sevmek güneşin varlıgını kabul etmemek gibidir
Seni sevmek yücelerin yücesini sevmek gibidir
Seni sevmek bir şarkıda iki evli çift gibi dans etmek gibidir
Seni sevmek gözlerine bakmak gibidir
Seni sevmek ellerini tutarken hissettiğim sıcaklık gibidir
Seni sevmek bir sinemada film izlemek gibidir
Seni sevmek emeklemek gibidir
Seni sevmek güneşe çıplak gözle bakabilmek gibidir
Seni sevmek yağmurlara yoldaşlık etmek gibidir
Seni sevmek bir sözde birden çok şeyi anlatmak gibidir
Seni sevmek yağmurlu havada ıslanmak gibidir
Seni sevmek yaşamak gibidir
Seni sevmek bir silgi gibi her kötü şeyi silmek gibidir
Sana dediğim gibi
Seni sevmek bir ömür gibidir
Seni sevmek en kötüsü ölmek gibidir

14 Eylül 2008 Pazar

Neden Allah bize bir kalp verdi?

Allah herkese
-iki ayak verdi, yürümek için...
-iki el verdi, tokalaşmak için...
-iki kulak verdi, duymak için...
-iki göz verdi, görmek için...
Fakat neden bir kalp verdi?
Çünkü; diğer kalbi başka birine verdi...
***Gidip bulmamız için***

A$K YEMİNİ

* Bugün olduğu gibi yarın da, yarından sonra, ondan sonra ki günlerde de gözlerimde ki yerinin değişmeyeceğine,
* Bu günün gibi yarında hep sevginle yaşayacağıma,
* Tek bakışında okuduğun o gözleri her zaman yanında göreceğine,
* En yakın dostun, en yakın sırdaşın, en yakın arkadaşın olacağıma,
* Sıkıntının sıkıntım, üzüntünün üzüntüm olacağına,
* Her kızgın anını çiçeğe dönüştüreceğime,
* Her üzgün anında gülüşünün geri gelmesi için elimden geleni yapacağıma,
* Yanında olamadığım ve yardıma ihtiyacın olduğu her anda bir rüzgar olup seni saracağıma,
* Gözümün gözüne değdiği her an sana yeniden aşık olup seni bir prensese dönüştüreceğime,
* Her sabah sana yeniden aşık olup uyanacağıma,
* Sen uyurken sana bakıp ikimiz için dualar edeceğime,
* Beni tanıdığın gün bende gördüğün neyse, ömrünce beni aynı şekilde göreceğine,
* Sevgimin asla değişmeyeceğine, asla azalmayacağına, aksine her gün büyüyen bir sevgiyle seni mutluluk ormanına taşıyacağıma,
* Başkalarının yanındayken seni asla unutmayacağıma,
* Elini usul usul, korka korka tutup o ilk günlerdeki heyecanı aynı şekilde yaşayacağıma ve elini hiç bırakmayacağıma,
* Bir ömür boyu senin canın, aşkın, sevgilin ve her şeyin olarak kalmak için elimden gelen her şeyi yapacağıma SÖZ VERİYORUM..!

GERÇEKTEN DOĞRUYA, DENİZ KABUKLARININ YOLCULUĞU...

Uzun uzun yıllar evveldi....Uzak sahillerin, nemi yaprağı üzerinde, yemyeşil ormanlarındagüzeller güzeli bir kız yaşarmış.......Adı yokmuş..Bir isme de, ihtiyacı yokmuş zaten.Duyamaz ve konuşamazmış, O......Tüm gün topladığı deniz kabuklarıyla uğraşırmış sadece.....Her sabah uyandığında,“acaba bugün, hangi deniz kabukları bulma şansına sahibim” diye merak duyarmış.....Kime sorsanız, tüm deniz kabuklarının birbirine benzediği o uzun sahillerde, o aylardır yıllardır hep mutlu veher günü ayrı bir umut ve güzellik içinde, heyecanla yaşamaktaymış.....Çünkü Ozamanın,sevenler için sonsuz olduğuna inanırmış......Çünkü O,zamanın,sevinenler için kısaüzülenler için çok uzun, korkanlar için çok hızlı ,bekleyenler içinse çok yavaş olduğunu, bilirmiş......O, sonsuzu seçen, seven , ama çok seven bir yüreğe sahipmiş......Topladığı ve dokunduğu her deniz kabuğu ile, yüreğine bir parça daha sevgi biriktirmekteymiş......O, deniz kabuklarında, kulaklarıyla duyamadığı, bilinmez nice sesleri dinlemekteymiş aslında......Yüreğinin kumsalları ve suları, ona hiç gitmediği, hiç görmediği kıyıların, nice hikayelerini anlatır durularmış......Dünya, onun yüreğinde atarmış...Dünya, onun yüreğinde ses verirmiş evrene......O, dünyayı yüreğinden işitir, bilir ve yaşarmış...... Bazen işittiklerimiz, yeter sanırız...bildiklerimiz gerçek sanırız.......Ve bunlar mutlu etmez bizi.....Çünkü mutluluk;duyamadıklarımızda, gidemediklerimizde, fark edemediklerimizdedir....Oysa, görebildiklerimizden, daha fazlasıdır gerçekler........Günlük döngüler içinde, Sevdiklerimizle ve kendimizle paylaşabileceğimiz şeylerden uzak kalarak yaşıyoruz hayatlarımızı maalesef.....Hayat bu olmamalı.. Işler hiç bir zaman durulmayacaktır ki, hep yoğun, hep çok olacaktır......Ama sular bile durulur.Durulur ve durulanır o zaman su; sedeflenir, sakinliğin, dinginliğin tatlı huzuru , derinliği aks olur kumsallarda.....Bu hayattır işte.. Hayat oradadır...Dinlerken, beklerken, izlerken, durulanırken..Hayat orada yaşanır gerçel anlamda..Oysa bizler mekanik ve elektronik bir dünyaya hapis vaziyette şuursuz yaşıyoruz, “hayat, bu” diye.....Yaşamımızı, hayata ve kendimize endeksleyebilmeliyiz...Ggerçekle, doğru arasındaki farkı görebilmeliyiz...... Hepimiz ....Gerçekten mutlu olmak,sadece yüreğin işidir...Yüreklerimize fırsat vermeliyiz.....Her yeni güne başlarken,hangi deniz kabuğuna dokunarak,bilinmedik hangi yaşama katılacağımız şansına gülümseyerek,umutla uyanmalıyız......Var olmanın güzelliği bu olsa gerek...Acaba, bugüne kadar,yüreğinizde kaç deniz kabuğu biriktirmişsinizdir ?Sen...,bugün hangi deniz kabuğunu dinledin,ve bugün kaç deniz kabuğu topladın?Insanın yüreği, belki de, deniz kabuklarından örülü olmalı.Her yürek, bir kumsal olmalı belki de...... Kumsal gibi sonsuz olmalı.....Kum tanelerinin kristallerinde, nice deniz çiçekleri, sedefleri açtırmalı her gün için.. Ve, her mevsimde ebruli olmalı o kumsal,her koşulda kumsalda olmalı varlığımız.Mesela, yazı, kumsal mevsimi biliriz sadece. Fakat, kışın da, oradayızdır.. Insanlar nedense, kumsalları, sadece yazın fark ederler......Ne talihsizlik.!Tıpkı, yüreklerimizi de, aynı talihsizliklerle fark edemediğimiz gibiBelki de, maviyi görmek değildir önemli olan..Belki, bakışlarımız gökyüzüne yöneldiğinde,Önce, uçurtmayı görebilmeli gözlerimiz..Önce uçurtmayı görebilirsek, mavileri de yakalarız zaten......Uçurtma, mavidedir nihayetinde....Eğer her gün, yeni bir var olma çiçeği açıyorsa gözlerimizde ve Yüreğimizin ebruli kumsallarından, yepyeni deniz kabukları, sedefler toplayabiliyorsak,Yokluk yok demektir, değil mi?VE, her sabah ya da akşam üstleri,Sulanmalı mutlak o var oluş çiçeklerimiz.......Güne ya da akşama başlarkenYürek su ister......Çiy ister... Şebnem ister......Insanın en yalnız olduğu zaman dilimlerdir, sabahın eri ve akşamüstleri.......Insanın en çok kendi olduğu, kendinde ve kendiyle olduğu vakitlerdir onlar.Doğrularımızdan, gerçeğe yönelik yolculuğun başladığı vakitlerdir.Sonsuza uzanan, uzanması gereken yürekler yollarını çiçeklendirme ve deniz kabuklarını sevgilendirme vakitleridir.Doğrularınıza sahip çıkın. Kendinizi yakalayın.Sonsuzluğu, kendinizden esirgemeyin.Bakın, dinleyin, dokunun, deniz kabuklarının size söyleyecekleri var..Yüreğinizin, ebruli kumsalından ayrılmayın.

7 Eylül 2008 Pazar

SU GiBi

Şimdi sen "su" olduğunu düşün. Su kadar özel, su kadar faydalı ve su kadar çok, tükenmez... İnanıyorum ki gerçekten de öylesin. Ama ister çeşmelerden dökül, ister göklerden yağ, ister nehirler dolusu ak; dibi olmayan bir kovayı dolduramazsın. Yani seni dinlemeyenlere sesini duyuramazsın...
Unutma; daha çok bağırdığında daha çok dinlenmezsin... Gürültünün parçası olursun sadece!.. Suyun yanında olanlar suyu en az içenlerdir. Çünkü; "Su nasılsa burada, lüzum yok ki suyu kana kana içmeye" diye düşünürler... Aynen, sesini sürekli duyanların seni dinlemedikleri gibi! Ormandaki hiç bir hayvan, ırmağın gürültüler koparan yerinden su içmeye çalışmadı şimdiye kadar. Hepsi, hep sabahın en sakin anını bekledi; suyun durgun yerlerini bulabilmek için gittiler ve sakin sakin ihtiyaçlarını giderdiler; Onlar için en uygun olan ve kendi istedikleri zamanda...
Sen, hep bir su olduğunu düşün. Su gibi güzel, su gibi yararlı, su gibi vazgeçilmez...Ve su gibi hayat kaynağı olduğunu düşün. Ama su gibi yaşatıcı ol ; Su gibi yıkıcı, sürükleyici ve öldürücü değil!.. Sen bir su ol... Ama rahmet ol; afet değil! Su isen tarlalarını basma insanların, yuvalarını yıkma, ocaklarını söndürme; Sana "felaket" denmesin! Su isen bir bardağa sığabil ki; damarlara giresin!.. Su; yüce Tanrı'nın insanlar için yarattığı en büyük nimetlerden biri... Ve suya benzediğini unutma! Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi faydalı, su gibi lüzumlu ve su gibi bitmez-tükenmez olduğunu da unutma.
Ayrıca su gibi sakin olabileceğin gibi, su gibi de "kıyametler" koparıcı olabileceğini unutma... Unutma; Senin işin rahmet olmak, afet değil! Vadiler varken önünde ve ovalar varken yayılabileceğin; küçük ırmaklara ayırabiliyorsan kendini ve bardaklara bölebiliyorsan, hayat verirsin çevrene. Ve yaşayabilirsin dünya dönmesine devam ettiği müddetçe... Yoksa hep duyulmayan, dinlenmeyen; korkulan ve kaçılan olursun seller, afetler gibi... Tercih elindeydi hep ve hep de "senin" ellerinde olacak... Ya tutmayı öğreneceksin dilini veya hiç durmadan konuştuğun için, sadece bomboş ve anlamsız sesler çıkartan birisi olduğunu zannettireceksin çevrendeki insanlara! Ama yapman gereken şu değil mi?
Düşüneceksin ne zaman ne söyleyeceğini. Düşüneceksin kimin dinleyip dinlemediğini, kimin anlayıp anlamadığını. Düşüneceksin anlatmak istediklerinin ne kadarını anlatabildiğini... Hatta anlayanların anladıklarının da senin anlattıklarının ne kadarı olduğunu düşüneceksin... Ve konuşmak için en uygun zamanı bekleyecek, en az ama en uygun kelimeleri seçmeye çalışacaksın... Ahmak olmayan yolcuların, önceden aldıkları biletleri ceplerinde olduğu halde, saatlerini kontrol ederek, vakit yaklaştığında, vapurun kalkacağı iskelede hazır olmaları gibi, sen de fikrini bildireceğin kişinin "kıyıya yanaşmasını" bekleyeceksin !..
Demeyeceksin; "Ben canım isteyince giderim iskeleye, vapur da o saniyede gelmek zorunda!.."
Demeyeceksin; "Ben aklıma geleni aklıma geldiği biçimde söylerim. Karşımdaki de değil duymak, değil dinlemek, anlattığımdan bile fazlasını anlamak zorunda!.."
Keşke öyle olsaydı. Keşke haklı olsaydın, ama maalesef değil... Ağzını açıp "Şelaleden dökülen suyu" içmeye çalışan bir tavsan gördün mü hiç?..Veya önüne çıkan ağaçları dahi sürükleyen bir selden susuzluk gidermeye uğraşan bir ceylan gördün mü? Kaplanlar bile içebilmek için suyun durulmasını bekler; beyni olan her yaratık gibi!
Hadi... Sen şimdi "su olduğunu" düşün, ve kendini "su gibi" hisset...
Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi berrak, su gibi yararlı...
Su gibi hayat kaynağı ve su gibi bitmez-tükenmez olduğunu hatırla... Ama yine su gibi "bir küçük bardağın içine" sığdır ki kendini; girebilmeyi öğren insanların damarlarına.
Hayat ver...
Vazgeçilmez ol !..

Aşkın Elli İşareti

1- "Seni seviyorum" demeye doymuyorsanız.
2- En bakımsız halinizi bile görmesine aldırmıyorsanız.
3- En bakımsız halinize bile bayılıyorsa.

4- En sarhoş olduğu zamanlarda bile, asla size eski sevgilisinin adıyla hitap etmiyorsa.

5- Eski sevgilinizi gördüğünüzde içiniz kıpır kıpır olmuyorsa.

6- İş seyahatine çıktığında ondan haber alamadığınızda, sinirlenmek yerine, başına birşey gelmesinden endişe ediyorsanız.

7- Gazetenin 3. sayfasını okurken gördüğünüz kötü haberler sizi çok etkiliyorsa ve "ya o da böyle bir kaza geçirirse" diye düşünüp telaşa kapılıyorsanız.

8- Başınız çok ağrıdığında, uyumanıza yardım etmek için, bütün gece size Sindrella'yı ve Robin Hood'u anlatıyorsa

9- Birlikte tatlı yaparken çok eğleniyorsanız.

10- Alışverişten sonra sizinle ilgileniyorsa. Ama sadece kredi kartı borcunuzu öğrenmek için değil, aldığınız şeyleri görmek için.

11- Yedekte adam tutmak huyunuz, esrarengiz bir şekilde sizi huzursuz etmeye başladıysa.

12- Sizin için çok önemli bir toplantıda, yüzünüzde bir gülümsemeyle hayallere dalıyorsanız.

13- En aptal aşk şarkıları bile size son derece anlamlı geliyorsa.

14- Eski Türk filmleri sizi ağlatmaya başladıysa.

15- Çevrenizdekiler, sizin çok daha anlayışlı ve pozitif biri haline geldiğinizi söylemeye başladılarsa.

16- Daha telefon çalarken, onun aradığını anlıyorsanız.

17- Siz seyahatteyken, hergün çiçeklerinizi sulamak için size uğruyorsa.

18- Size araba kullanmayı öğretirken, sabrını sonuna kadar muhafaza edebiliyorsa.

19- Saçınızın rengini bir ton bile değiştirseniz, loş ışıkta dahi farkı anlıyorsa.

20- Birbirinizin kredi kartı şifresini biliyorsanız.

21- Annenizle sevgi dolu bir ses tonuyla konuşuyorsa.

22- Annesiyle sevgi dolu bir ses tonuyla konuşuyorsanız.

23- Henüz evlenmeden çocuk isimlerinden bahsetmeye başladıysanız.

24- Onsuz tatile çıktınız ve bütün vaktinizi telefon başında onu ne kadar çok özlediğinizi anlatarak geçirdiniz.

25- Canınız işe gitmek istemediğinde sizin için patronunuzu arayıp hasta olduğunuzu söylüyorsa.

26- Siz kilo aldıkça, tombul kadınları sevdiğinden bahsediyorsa.

27- Üzerinde son derece eski moda giysiler olsa bile, onunla en yakın arkadaşlarınızın uğrak mekanı olan bara gitmekten rahatsız olmuyorsanız.

28- Size durup dururken çiçek alıyorsa.

29- Size hala oyuncak ayılar ve tüylü köpekler alıyorsa.

30- Ne kadar saklamaya çalışsanız da, bugün sizin için kötü giden birşeyler olduğunu farkediyorsa.

31- Yorgun olduğunda bile size seve seve masaj yapıyorsa.

32- Onun yüzünden eğitiminizi yarım bırakmanın veya kariyerinize zarar verecek bir adım atmanın "fedakarlık" olduğunun farkındaysa.

33- Başınız sıkıştığında ilk aklınıza gelen onun koruyucu omuzlarına ihtiyacınız olduğuysa.

34- Sizin için yemek, temizlik hatta ütü yapıyorsa.

35- Arkadaşlarınızla vakit geçirmeniz ve onun dışında da bir hayatınız olması konusunda sizi destekliyorsa.

36- Özel günleri asla unutmuyor ve ufakta olsa mutlaka bir hediye alıyorsa.

37- Sizin için ağlamaktan utanmıyor hatta bunun için gurur duyuyorsa.

38- Çok paraya ihtiyacınız olduğu bir dönemde hiç düşünmeden bilgisayarını satabilecek kadar düşünceliyse.

39- Bir sorunu olduğunda ima yoluna gitmek yerine açık açık konuşmayı tercih ediyorsa.

40- Aynı bir şarj makinesi gibi enerjinizi tazeliyorsa.

41- Gecenin bir yarısı, sadece sizi sevdiğini söylemek için telefon ediyorsa.

42- Nasıl olsa birlikte yaşıyorsunuz diye kendini boşvermiyorsa. İlişkinizi taze tutmak için çaba sarfediyorsa. Mesela en sevdiğiniz restoranda rezervasyon yaptırıp size sürpriz ve romantik bir gece hazırlıyorsa.

43- Size ayak uydurmak için tenis dersleri alıyorsa.

44- Birlikte dans dersleri almayı teklif ediyorsa.

45- Gece kulüplerinde piyasa yapmaktansa, sizinle evde video seyretmeyi tercih ediyorsa.

46- Pijamalı halinizi gece kulüplerindeki çarpıcı kadınlara tercih ediyorsa.

47- Kendisi acılı sevdiği halde, sizin için yemeği acısız ısmarlıyorsa.

48- Sizin için dünyanın öbür ucuna giderse.

49- Size gözü gibi bakıyorsa ve gözleri 6 numara bozuk değilse.

50- Size hergün "Sevgililer Günü"yse

5 Eylül 2008 Cuma

Yüz Dilde Sevgi

-Afrikaans: Ek het jou liefe -Afrikaans: Ek is lief vir jou -Albanian: te dua -Albanian: te dashuroj -Alentejano(Portugal): Gosto De Ti, Porra! -Alsacien: Ich hoan dich gear -Amharic: Afekrishalehou -Arabic: Ana Behibak (to a male) -Arabic: Ana Behibek (to a female) -Arabic: Ib'n hebbak. -Arabic: Ana Ba-heb-bak -Arabic: nhebuk -Arabic: Ohiboke (male to female) -Arabic: Ohiboka (female to male) -Arabic: Ohibokoma (male or female to two males or two females) -Arabic: Nohiboke (more than one male or female to female) -Arabic: Nohiboka (male to male or female to male) -Arabic: Nohibokoma (m. to m. or f. to two males or two females) -Arabic: Nohibokom (m. to m. or f. to more than two males) -Arabic: Nohibokon (m. to m. or f. to more than two females) -Arabic: (not standard) Bahibak (female to male) -Arabic: (not standard) Bahibik (male to female) -Arabic: (not standard) Benhibak (more than one male or female to male) -Arabic (not standard) Benhibik (male to male or female to female) -Arabic: (not standard) Benhibkom (m. to m. or female to more than one male) -Assamese: Moi tomak bhal pau -Basc: Nere Maitea -Batak: Holong rohangku di ho -Bavarian: I mog di narrisch gern -Bengali: Ami tomAy bhAlobAshi -Bengali: Ami tomake bhalobashi. -Berber: Lakh tirikh -Bicol: Namumutan ta ka -Bolivian: Quechua qanta munani -Bulgarian: Obicham te -Burmese: chit pa de -Cambodian: Bon sro lanh oon -Cambodian: kh_nhaum soro_lahn nhee_ah -Canadian: French Sh'teme (spoken, sounds like this) -Cantonese: Moi oiy neya -Cantonese: Ngo oi ney -Catalan: T'estim (mallorcan) -Catalan: T'estim molt (I love you a lot) -Catalan: T'estime (valencian) -Catalan: T'estimo (catalonian) -Cebuano: Gihigugma ko ikaw. -Chickasaw: chiholloli (first "i" nasalized) -Chinese: (see the entries for mandarin or cantonese!) -Corsican: Ti tengu cara (to female) -Corsican: Ti tengu caru (to male) -Croatian: LJUBim te -Czech: miluji te -Czech: MILUJU TE! (colloquial form) -Danish: Jeg elsker dig -Dutch: Ik hou van jou -Dutch: Ik ben verliefd op je -Ecuador: Quechua canda munani -English: I love you -English: I adore you -Esperanto: Mi amas vin -Estonian: Mina armastan sind -Estonian: Ma armastan sind -Farsi: Tora dust midaram -Farsi: Asheghetam -Farsi: (Persian) doostat dAram -Filipino: Mahal ka ta -Filipino: Iniibig Kita -Finnish: Mina" rakastan sinua -Flemish: Ik zie oe geerne -French: Je t'aime -French: Je t'adore -Friesian: Ik hald fan dei -Gaelic: Ta gra agam ort -German: Ich liebe Dich -Greek: s'ayapo r -Greek: (old) (Ego) -Greenlandic: Asavakit -Gujrati: Hoon tane pyar karoochhoon. -Hausa: Ina sonki -Hawaiian: Aloha I'a Au Oe -Hebrew: Ani ohev otach (male to female) -Hebrew: Ani ohev otcha (male to male) -Hebrew: Ani ohevet otach (female to female) -Hebrew: Ani ohevet otcha (female to male) -Hindi: Mai tumase pyar karata hun (male to female) -Hindi: Mai tumase pyar karati hun (female to male) -Hindi: Main Tumse Prem Karta Hoon -Hindi: Mai Tumhe Pyar Karta Hoon -Hindi: Main Tumse Pyar Karta Hoon -Hindi: Mai Tumse Peyar Karta Hnu -Hindi: Mai tumse pyar karta hoo -Hokkien: Wa ai lu -Hopi: Nu' umi unangwa'ta -Hungarian: Szeretlek -Hungarian: Szeretlek te'ged -Icelandic: Eg elska thig -Indi: Mai Tujhe Pyaar Kartha Ho -Indonesian: Saya cinta padamu (Saya, commonly used) -Indonesian: Saya cinta kamu ( " ) -Indonesian: Saya kasih saudari ( " ) -Indonesian: Aku tjinta padamu (Aku, not often used) -Indonesian: Aku cinta padamu ( " ) -Indonesian: Aku cinta kamu ( " ) -Iranian Mahn: doostaht doh-rahm -Irish: taim i' ngra leat -Italian: ti amo (if it's a relationship/lover/spouse) -Italian: ti voglio bene (if it's a friend, or relative) -Japanese: Kimi o ai shiteru -Japanese: Aishiteru -Japanese: Chuu shiteyo -Japanese: Ora omee no koto ga suki da -Japanese: Ore wa omae ga suki da -Japanese: Suitonnen -Japanese: Sukiyanen -Japanese: Sukiyo -Japanese: Watashi Wa Anata Ga Suki Desu -Japanese: Watashi Wa Anata Wo Aishithe Imasu -Japanese: Watakushi-wa anata-wo ai shimasu -Japanese: Suki desu -Javanese: Kulo tresno -Kannada: Naanu Ninnanu Preethisuthene -Kannada: Naanu Ninnanu Mohisuthene -Kiswahili: Nakupenda -Klingon: qabang -Klingon: qaparHa' (depends where in the galaxy you are) -Korean: No-rul sarang hae (man to woman in casual -Korean: Tangsinul sarang ha yo -Korean: Tangshin-ul sarang hae-yo -Korean: Tangsinul Sarang Ha Yo -Korean: Tangshin-i cho-a-yo (i like you, in a romantic -Korean: Nanun tangshinul sarang hamnida -Korean: Nanun Dangsineul Mucheog Joahapnida -Korean: Nanun Dangsineul Saranghapnida -Korean: Nanun Gdaega Joa -Korean: Nanun Gdaereul Saranghapnida -Korean: Nanun Neoreul Saranghanda -Korean: Gdaereul Hjanghan Naemaeum Alji -Korean: Joahaeyo -Korean: Saranghae -Korean: Saranghaeyo -Korean: Saranghapanida -Lao: Koi muk jao -Lao: Khoi huk chau -Latin: Te amo -Latin: Vos amo -Latin: (old) (Ego) amo te (ego, for emphasis) -Latvian: Es milu tevi (Pronounced "Ess tevy meeloo") -Lebanese: Bahibak -Lingala: Nalingi yo -Lisbon: lingo gramo-te bue', chavalinha -Lithuanian: TAVE MYLIU (ta-ve mee-lyu) -Lojban mi: do prami -Luo: Aheri -Macedonian: SAKAM TE! -Madrid: lingo Me molas, tronca -Malay: Saya cintakan mu -Malay: Saya sayangkan mu -Malay/Indonesian: Saya sayangkan engkau -Malay/Indonesian: Saya cintakan awak -Malayalam: Njyaan Ninne' Preetikyunnu -Malayalam: Njyaan Ninne' Mohikyunnu. -Malayalam: Ngan Ninne Snaehikkunnu -Malaysian: Saya Cintamu -Malaysian: Saya Sayangmu -Malaysian: Saya Cinta Kamu -Mandarin: Wo ai ni (Wo3 ai4 ni3 in tonal notation) -Marathi: me tujhashi prem karto (male to female) -Marathi: me tujhashi prem karte (female to male) -Marathi: Mi tuzya var prem karato -Mohawk: Konoronhkwa -Navaho: Ayor anosh'ni -Ndebele: Niyakutanda -Norwegian: Eg elskar deg (Nynorsk) -Norwegian: Jeg elsker deg (Bokmaal) (pronouncedyai elske dai) Op Op Lopveop Yopuop -Osetian: Aez dae warzyn -Pakistani: Mujhe Tumse Muhabbat Hai -Persian: Tora dost daram -Pig: Latin Ie Ovele Ouye -Polish: Kocham Cie -Polish: Ja cie kocham -Polish: Yacha kocham -Polish: Kocham Ciebie -Portuguese: Amo-te -Portuguese: (brazilian) Eu te amo -Punjabi: Mai taunu pyar karda -Punjabi: Main Tainu Pyar Karna -Quenya: Tye-mela'ne -Romanian: Te iu besc -Romanian: Te Ador -Russian: Ya vas liubliu -Russian: Ya tebya liubliu -Russian: Ya polubeel s'tebya -Russian: (malincaya) Ya Tibieh Lublue -Scot: Gaelic Tha gra\dh agam ort -Serbocroatian: Volim t -Serbocroatian: Ljubim te -Shona: Ndinokuda -Sinhalese: Mama oyata adarei -Sioux: Techihhila -Slovak: lubim ta -Slovene: ljubim te -Spanish: Te quiero -Spanish: Te amo -Srilankan: Mama Oyata Arderyi -Swahili: Naku penda (followed by the person's name) -Swedish: Jag a"lskar dig -Swiss-German: Ch'ha di ga"rn -Syrian/Lebanese: BHEBBEK (to a female) -Syrian/Lebanese: BHEBBAK (to a male) -Tagalog: Mahal kita -Tahitian: Ua Here Vau Ia Oe -Tamil: Ni yaanai kaadli karen (You love me) -Tamil: n^An unnaik kAthalikkinREn (I love you) -Tamil: Naan Unnai Kadalikiren -Tcheque: MILUJI TE^ -Telugu: Neenu ninnu pra'mistu'nnanu -Telugu/india: Nenu Ninnu Premistunnanu -Thai: Phom Rak Khun (formal, male to female) -Thai: Ch'an Rak Khun (formal, female to male) -Thai: Khao Raak Thoe (affectionate, sweet, loving) -Thai: Phom Rak Khun -Tunisian: Ha eh bak * -Turkish: Seni seviyorum -Ukrainian: ja tebe koKHAju (real true love) -Ukrainian: ja vas koKHAju -Ukrainian: ja pokoKHAv tebe -Ukrainian: ja pokoKHAv vas -Urdu: Mujhe tumse mohabbat hai -Urdu: Main Tumse Muhabbat Karta Hoon -Vietnamese: Em ye^u anh (woman to man) -Vietnamese: Toi yeu em -Vietnamese: Anh ye^u em (man to woman) -Vlaams: Ik hue van ye -Vulcan: Wani ra yana ro aisha -Welsh: 'Rwy'n dy garu di. -Welsh: Yr wyf i yn dy garu di (chwi) -Yiddish: Ich libe dich -Yiddish: Ich han dich lib -Yiddish: Ikh Hob Dikh Lib -Yugoslavian: Ya te volim -Zazi: Ezhele hezdege (sp?) -Zulu: Mena Tanda Wena -Zulu: Ngiyakuthanda!

2 Eylül 2008 Salı

Z@m@N K@ÇıY0R

Bankada bir hesap sahibi olduğunu düşün, hesabına her sabah 86.400 dolar para yatıyor, fakat bu paranın hepsini akşama kadar harcamak zorundasın, para ertesi güne transfer edilemez. Paranı kullansanda kullanmasanda hesap her akşam sıfırlanıyor. Ne yaparsın?
Tabii ki hepsini harcamaya çalışırsın; hepimiz, zaman adlı bu bankanın müşterileriyiz; her sabah 86.400 saniyeye sahip oluyoruz; bu zaman yarına transfer edilemez. Her sabah hesabımız dolar, her akşam boşalır. Geri dönüş yok, saniyelerini şu anı yaşayarak harca, en iyisi bunlarla yatırım yap.
Mutluluk, sağlık ve başarı için, zaman kaçıyor. Her gün için en iyisini yap. Bir senenin değerini anlamak için sınıfta kalmış bir öğrenciye sor. Bir ayın değerini anlamak için 8 aylık bebek doğuran bir anneye sor. Bir haftanın değerini anlamak için, haftalık dergi çıkaran bir çilekeşe, bir saatin değerini anlamak için, kavuşmayı bekleyen sevgililere sor. Bir saniyenin değerini anlamak için, bir kazayı önleyemeyen sürücüye sor. Bir saniyenin yüzde birinin değerini anlayabilmek için olimpiyatlarda gümüş madalya kazanan koşucuya sor. Her anını değerlendir. Unutma! Zaman hiç kimse için durmaz. Geçmiş zaman tarihtir. Gelecek zaman sırlar, meçhullerle doludur.
Sadece şu "an" sana verilen gerçek bir armağandır.